Yaşlılıkta Sağlık Sorunları ve Omurga Yaşlanması

Yaşlanırken sadece saçımız beyazlamıyor, cildimiz kırışmıyor, omurgamız da yaşlanıyor. Dikkatinizi çekmiştir ileri yaşlarda duruşumuzun bozulduğunu, hafif bir kamburluk geliştiğini. Yaşlılıkta görülen sağlık sorunları arasında, diğer hastalıklar ile beraber, omurga sağlığı ve hastalıkları da önemli bir yer tutar.

Yıllar içerisinde ortalama yaşam süresi uzamakta, yaşlı olarak kabul edilen grubun genel nüfusa oranı giderek hızlı şekilde artmakta ve yaşlılık döneminin sağlık sorunları daha fazla karşımıza çıkmakta.

Öncelikle yaşlanma tam olarak nedir, yaşlanma bir hastalık mıdır anlamaya çalışalım.

Elinize bir taş parçası alın, taşı bütün kuvvetinizle, fırlatabildiğiniz kadar yukarıya, gökyüzüne doğru  fırlatın. Yukarıya doğru hızla yükselen taş, yavaş yavaş gücünü yitirecek, önce yavaşlayacaktır. Sonunda bir noktada gücünü tamamen yitirecek olan taş parçası, geriye doğru, aşağıya düşmeye başlayacaktır. Kaçınılmaz bir biçimde ise sonunda yere düşecektir.

Doğum, gençlik, yaşlanma ve ölüm de işte bu kadar doğal ve sıradan olaylar.

Yaşlılık kaçınılmazdır. Önemli olan, yaşlılık döneminde yaşam kalitesini yüksek tutabilmektir.

Biz yaşlandıkça, omurgamız da yaşlanacaktır, omurga yaşlanmasına bağlı sorunlar yaşam kalitemizi olumsuz yönde etkilemeye başlayabilir.

Omurga, vücudumuzun dengesini sağlayan kolondur. Birçok farklı kemik, eklem, bağ ve kaslardan oluşan omurga sistemi, bu parçaların birbirleri üzerinde hareketli olmaları nedeniyle esnek bir yapıdır, vücudumuza esneklik sağlar. Yaşlanma ile birlikte, omurgada bulunan kemiklerde gelişen osteoporoz (kemik erimesi) ve eklemler ile bağlardaki yıpranmalar nedeniyle, omurganın doğal yapısında ve dengesinde değişiklikler oluşur. Yaşlılıkta, omurga ağrıları başta olmak üzere, birçok farklı sorunlar ortaya çıkabilir.

Biyolojik Yaşlanma Nedir?

Yaşlanma, biyolojik olarak, molekül ve hücre düzeyinde gelişmeye başlayan bozulmaların sonucunda, hücre yıkımının hücre yenilenmesine oranla daha fazla olması, vücudun onarma yeteneğinin azalması ile birlikte, yavaş yavaş gelişir. 

Yaşlanma, ilerleyen yaş ile birlikte vücutta ortaya çıkan, geriye dönüşümü olmayan değişikliklerin bütünüdür.

Yaşlanmanın temel özelliği, vücut fonksiyonlarında belirgin yavaşlamadır. Zaman içerisinde, vücuttaki birçok organın biyolojik kapasitesinde azalma ortaya çıkar.

Omurga sistemi de doğal olarak vücudun genel yaşlanmasından payına düşeni alır. Omurgada bir noktanın yaşlanması ve yıpranması, birlikte çalışan diğer omurga yapılarının da kolayca yıpranmalarına yol açar.

Neden Aynı Yaşta Olanlar Aynı Hızda Yaşlanmamaktalar?

Yaşlanma, her ne kadar genetik olarak programlanmış bir süreç olsa da, çevresel faktörler, beslenme alışkanlıkları, geçirilen hastalıklar yaşlanma sürecine etki eder. Bu nedenle farklı beslenme alışkanlıkları, farklı yaşam modelleri yaşlanma sürecine değişik şekilde etki ederler.

Sağlıklı Yaşlanma Nedir?

Sağlıklı yaşlanma, kimseye bağımlı olmadan, fiziksel, sosyal ve psikolojik açıdan kendini iyi hissedebilmektir. Ortalama yaşlı nüfusun arması ve yaşlılık hastalıkları ile her geçen gün daha fazla karşı karşıya kalmamız, yaşam kalitesi adını verdiğimiz kavramın önemini daha fazla vurgulamakta. Artık konu daha uzun süre yaşamak konusu değil, uzun yıllar daha kaliteli yaşamak konusudur, kalan yıllara kaliteli bir yaşam katmak konusudur. Yaşlılıkta bağımlılık ve bakım ihtiyaçlarının en alt düzeyde tutulabilmesi, yaşam kalitesinin arttırılması ile sağlanabilir.

Yaşlanma ile Birlikte Omurgada Gelişen Değişiklikler Nelerdir?

Omurganın yaşlanması, vücudun normal yaşlanmasının doğal bir parçasıdır.

Omurgada bulunan bir eklemin ya da bir hareketli segmentin yıpranması, kuvvetler dengesinin bozulması yolu ile diğer eklemlere ve diğer seviyelere de etki ederek, yıpranmanın başka eklemlere ve seviyelere de yayılmasına yol açar.

Omurgadaki bir hareketli segment, iki omur gövdesi arasında bulunan disk eklemi ve omurun arka kısmında bulunan iki adet faset eklem tarafından oluşturulur. Bu eklemlerin herhangi birinde oluşan bozulma, diğerlerinde de yıpranma sürecini başlatır.

Yaşlılıkta Sağlık Sorunları ve Omurga Yaşlanması

Yıllar içinde, omurgaya binen yükler nedeniyle, önce disk eklemleri yıpranmaya başlarlar. 20’li yaşlardan sonra zaten beslenmesi giderek bozulan disk eklemi, tekrarlayan mikro travmalar nedeniyle yıpranır, eklem içinde bulunan elastik lifler esnekliklerini kaybeder, eklem içinde sıvı yoğunluğu azalır, eklemin esneme kapasitesi azalır. Yıpranan disk eklemleri, yüksekliklerini belirli derecede kaybederler, ana görevleri olan yük taşıyıcılık görevini yapamaz hale gelirler. Buna bağlı olarak da omurganın arka kısımda bulunan, asıl görevleri yük taşımak değil, omurganın dengesini sağlamak olan faset eklemlere daha fazla yük binmeye başlar. Aşırı bir yük ile karşı karşıya kalan faset eklemler de yıpranma sürecine girerler.

Faset eklem yıpranması (dejenerasyonu), yaşlanmaya bağlı bel ağrılarının en sık görülen nedenidir. Bu duruma tıpta faset eklem sendromu adı verilir. Yıpranmaya başlayan faset eklemler, zaman içinde omurga kanalı daralmasına da yol açarlar.

Omurgada gelişen kemik erimesi (osteoporoz) da, omurga yaşlanmasının önemli bir diğer nedenidir.

Yaşlanma ile birlikte omurgada gelişen bozulmalar, omurganın anatomik denge unsurlarından bir tanesi olan sagittal balance adını verdiğimiz dengeyi bozarlar.

Yaşlanma Nedeniyle Omurgada Gelişen Değişiklikler Geri Döndürülebilir mi?

Modern tıp halen beyazlamış bir saç telini dahi eski haline getirememekte. Özellikle eklem yıpranmalarını geri döndürmeye yönelik birçok rejeneratif çalışma yapılıyor olsa da, henüz başarısı ispatlanmış, tedavi olarak uygulanması onaylanmış bir uygulama yoktur.

Yaşlanmaya Bağlı Olarak Omurgada Hangi Hastalıklar Ortaya Çıkar?

Disk Eklemlerinde Yıpranma

Hem ağrı nedenidir, hem de omurganın diğer yapı taşlarının da bozulmalarına yol açar.

Faset Eklemlerde Yıpranma

Eklemlerin ağrılı hale gelmelerine neden olur.

Omurga Kanalı Darlığı

Omurganın içinde bulunan doğal boşlukların daralması ve içeride bulunan omurilik ve sinirlerin darlık nedeniyle baskı altında bulunmalarıdır.

Omurga Kırıkları

Osteoporoz nedeniyle yapısı bozulmuş, sağlamlığını kaybetmiş yaşlı omurgada daha kolay ortaya çıkar.

Omurganın Erken Yaşlanması Nedir?

Normal koşullarda yaşlılık döneminde rastladığımız omurga yıpranmaları, daha genç yaşlarda karşımıza çıktığı zaman, omurganın erken yaşlanmasından bahsedebiliriz.

Omurganın Erken Yaşlanmasına Etki Eden Faktörler Nelerdir?

  • Omurganın erken yaşlanmasına zemin hazırlayan nedenler arasında; biyokimyasal değişiklikler,
  • ateroskleroz adını verdiğimiz damar içi kireçlenme,
  • genetik faktörler,
  • romatizmal hastalıklar,
  • beli devamlı olarak aşırı zorlamak,
  • ağır sporlar,
  • sigara kullanımı,
  • obezite

özellikle göze çarpmaktadır.

Omurga Yaşlanmasına Karşı Nasıl Beslenmek Gerekir?

Kemik ve eklem sağlığı için, dengeli beslenmek ileri derecede önemlidir. Özellikle osteoporoz (kemik erimesi) ve benzeri hastalıkların ortaya çıkma mekanizması oldukça karmaşık olsa da, sağlıklı beslenme, bu hastalıkların ortaya çıkmasını önemli derecede engelleyebilmektedir.

Normal bir kemik yapısı için özellikle kalsiyum, fosfor ve D vitamininin yeterli ölçüde vücutta bulunması önemlidir.

Omurganın yaşlanmasını özellikle tetikleyecek nedenler ise fazla alkol, kafein ve tuz kullanımı ve yetersiz protein alımıdır.

Kemik kütlesinin önemli bir bölümü genç yaşta oluşur. Bu nedenle, sadece yaşlılık döneminde değil, genç yaşta da dengeli beslenme kemik ve eklem sağlığı açısından önemlidir.

Yaşlanan Omurga ve Fizik Tedavi

Yaşlanan omurga nedeniyle gelişen ağrılar için yapılan fizik tedavi uygulamaları genellikle ağrıların hafiflemesine yardımcı olmaktadır. İleri yaşlarda, omurga yaşlanması nedeniyle gelişen duruş bozuklukları, kaslarda tonik kontraksiyon adını verdiğimiz sürekli kas gerginliği durumuna neden olmaktadır. Bu durumun tedavisinde, yanlış duruş pozisyonlarının düzeltilmesi için egzersiz programları uygulanabilir.

Fizik tedavi uygulamaları arasında en önemlileri egzersizler olmakla beraber, yüzeyel ve derin dokulara sıcak uygulamaları, ağrı kesici elektrik akımı uygulamaları, masaj uygulamaları da yapılabilir.

İleri yaşlarda geçirilen omurga ameliyatlarından sonra egzersiz, iyileşmenin daha hızlı ve daha fazla olmasına ileri derecede yardımcı olur.

Yaşlanan Omurga ve Girişimsel Ağrı Tedavileri Nelerdir?

Özellikle yaşlı hastalarda, omurga kaynaklı ağrıların çok önemli bir bölümünü, ameliyatsız tedavi yöntemleri ile ortadan kaldırmak mümkündür.

Bu amaçla en çok uygulanan girişimsel yöntemler şunlardır;

  • epidural ve transforaminal steroid enjeksiyonu,
  • selektif sinir kökü bloğu, 
  • dorsal root ganglionu pulse radyofrekans uygulaması,
  • faset eklem bloğu ve radyofrekans uygulaması.

Yaşlı Omurgada Korse Kullanımı

Oldukça sık olarak, ileri yaştaki hastaların, bel ve sırt ağrıları için, gereksiz yere ve uzun süre korse kullandıklarını görmekteyiz.

Ağrının başlangıç döneminde birkaç günü geçmeyecek şekilde korse kullanımı kısmi bir fayda sağlayabilse dahi, birkaç günü geçen korse kullanımı, kasların erimesine, zayıflamasına yol açacağı için önerilmez. Korse kullanımı yerine, izometrik egzersizler olarak adlandırdığımız hareketlerin düzenli olarak yapılması daha fazla fayda sağlayacaktır.

Yaşlı hastalarda, sadece omurga kemiklerinde kırık gelişmiş ise ve kemik çimentosu (vertebroplasti) ya da cerrahi işlem uygulanmamışsa korse kullanımı önerilir.

Yaşlılık Döneminde Özellikle Öne Çıkan Omurga Cerrahisi Uygulamaları Var mıdır?

Özellikle ileri yaşlarda osteoporoz (kemik erimesi) nedeniyle gelişen omurga kırıklarının tedavisinde uygulanan vertebroplasti ve kifoplasti (kemik çimentosu enjeksiyonu) uygulamaları, kırıkların hızlı şekilde kaynaması, sırt ve bel ağrısının çok daha kısa sürede geçmesi açısından çok değerlidir.

Yaşlı Hastalarda Omurga Ameliyatı Daha Riskli midir?

Yaşlı hastalarda genel sağlık sorunlarının (kalp, şeker, akciğer, böbrek vs…) yanı sıra, osteoporoz (kemik erimesi) ve kireçlenmeler de, genç yaşta yapılan omurga ameliyatlarına göre özel riskler taşımaktadır. Bu nedenle, özellikle omurgaya yerleştirilen vidaların kemik yoğunluğunun düşük olması nedeni ile yeteri kadar sağlam olamamaları, yerlerinden oynamaları gibi özel riskler bulunmaktadır.

Blog