Osteoporoz, Omurga Ağrısı, Bel Kırığı

Osteoporoz, halk arasında kemik erimesi olarak bilinir. Kemik yoğunluğunun ve gücünün kaybolduğu, kemiklerin zayıfladığı ve kırılma riskinin yükseldiği bir hastalıktır. 

Osteoporoz ile birlikte en sık görülen, önemli sağlık sorunlarına, şiddetli omurga ağrısına, bazen felçlere yol açabilen kemik kırıkları arasında omurga kemiklerinin kırıkları, özellikle bel kırıkları vardır. Yaşlı hastalarda osteoporoz ve omurga kırığı sıklıkla birlikte görülmektedir. 

Osteoporoz nedeniyle gelişen bel kırıkların tedavi seçenekleri, yakın döneme kadar uzun süreli yatak istirahati, uzun süreli sert bir çeşit korse kullanımı ya da halk arasında vida, platin olarak bilinen sabitleyici metal protez sistemlerinin kullanıldığı açık ve büyük ameliyatlarla sınırlıydı.

Bilim ve teknoloji hızla gelişiyor ve omurga kırıklarını tedavi etmek için artık modern tedavi seçenekleri olan vertebroplasti ve kifoplasti gibi kemik çimentosu uygulamaları var.

Vertebroplasti olarak bilinen omurgaya kemik çimentosu uygulaması yolu ile omurga kırığı tedavisi işlemini dünyada ilk defa uygulayan ve dünyaya tanıtan ekibin içinde görev almış, bu tedavi yöntemini en fazla uygulayan bir doktor olarak, osteoporoz, bel ağrısı, bel kırığı arasındaki ilişki ve vertebroplasti, kifoplasti adlı modern tedavi yöntemleri hakkında bir açıklayıcı yazı hazırladım.

Osteoporoz Nedir?

Osteoporoz  kelimesi, ’’gözenekli kemik’’ anlamına gelir. Eski Yunan Dilinde osteon (kemik) ve İngiliz Dilinde porosis (gözenek) kelimelerinin birleşmesi sonucunda oluşturulan bu tıp terimi, kemiklerin yaşlanma ile birlikte daha dayanıksız hale gelmesine neden olan bir hastalığı anlatmak için kullanılmıştır.

Kemiklerin mineral içeriklerini kaybetmeye başlarlar, kemiklerin içinde boşluklar, gözenekler oluşmaya başlar, kemikler daha dayanıksız, daha kırılgan hale gelirler, kemik kalitesi bozulur.

Osteoporoz nedeniyle kemiklerin zayıflamaları, kırık riskinin artmasına neden olur.

Osteoporoz vücuttaki bütün kemikleri etkilese de, omurga, kalça ve bilek kemiklerinde kırık riski diğer kemiklere göre daha fazladır.

Osteoporoz Neden Olur?

Vücuttaki bütün dokularda olduğu gibi, kemik dokusunda da devamlı olarak yeni hücreler üretilir ve yaşlanmış hücreler sürekli yıkılır, emilir, bu şekilde kemik devamlı olarak kendisini yeni hücreler üreterek yeniler.

Genç yaşlarda vücut yeteri kadar yeni kemik hücresi üretmekte zorlanmaz, kemik kütlesi 20'li yaşların ortalarından sonlarına kadar zirve yapar.

Kemik kaybı adını verdiğimiz süreç, 30’lu yaşların ortalarında başlar. Kemik kaybı sürecinde vücut yeterli miktarda yeni kemik hücresi üretmekte zorlanmaya başlar, kemik yıkımı, kemik üretiminden daha fazla olmaya başlar.

İki temel osteoporoz çeşidi vardır;

  • Tip 1; yaş ile birlikte metabolizma yavaşlamasına bağlı olarak gelişir
  • Tip 2; genellikle menopoz sonrasında hormon dengesindeki bozulmaya bağlı gelişir.

Kemik hücrelerinin üretimini hangi faktörler etkilerler birlikte gözden geçirelim;

  • Kemikler vücudun kalsiyum deposudur. Kanda kalsiyum seviyesini parathormon ve kalsitonin adlı hormonlar ile beraber özellikle D vitamini düzenler.
  • Östrojen hormonu kemik yapımını teşvik eder. Kadınlarda menopoz sonrasında östrojen hormonunun azalması, yeni kemik yapımının menopoz öncesi dönemde olduğu gibi yüksek seviyede olmasını engeller.

Osteoporoz Riski Ne Zaman Artar?

İleri Yaş

Osteoporoz ileri yaşlarda daha fazla görülür, yaşla kemik yıkımı süreci hakim olur, kemik dokusunda kayıp yaşanır.

Menopoz

Menopoz ile vücuttaki östrojen hormonu seviyesindeki azalma, yeni kemik hücrelerinin üretilmesini kısıtlar, kemik yıkımı süreci daha baskın hale gelir.

Genetik

Genetik yatkınlık, osteoporoz riskini arttırır.

Beslenme Bozukluğu

Özellikle D vitamini ve mineral alımının az olduğu beslenme düzeni osteoporoz riskini arttırır.

Tiroid ve Paratiroid Hastalıkları

Tiroid ve paratiroid gibi kemik yıkımını artıran hastalıklar da osteoporoza yol açabilirler.

Kortizon Kullanımı ve Cushing Sendromu

Steroidler olarak da bilinen glukokortikoidler (kortizon) kemik kaybını arttırır. 

Cushing sendromunda vücutta normalden daha fazla kortizol hormonunun üretilmesi, kemiklerdeki yıkım olaylarını tetikler ve osteoporoza zemin hazırlar.

Diyabet

Şeker hastalığı nedeniyle kan şekerinin yükselmesi kalsiyum metabolizmasını olumsuz etkiler ve osteoporoz süreci hızlanır.

Osteoporoz Belirtileri Nelerdir?

Osteoporoz genellikle kemiklerde kırıklar gelişene kadar belirti vermez, çeşitli sorunların ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. Osteoporoz sıklıkla şu sorunlara yol açabilir:

Bel ve sırt ağrıları

Bel ve sırt ağrıları omurga kemiklerinin zayıflamaları nedeniyle gelişebilir.

Kırıklar

Osteoporoz nedeniyle zayıflayan kemik dokuları kırılmaya meyilli hale gelir. Özellikle üzerine yük binen kol veya bacaktaki uzun kemikler ile omurgayı oluşturan omur kemiklerinde kırıklar meydana gelebilir.

Boyda Kısalma

Omurga kemiklerinde gelişen kırıklar sonrası omurganın öne eğik durmasına bağlı olarak hastaların boyunda kısalma görülebilir.

Kamburluk

Omurların kırıklarına bağlı olarak değişik düzeylerde kamburlaşma ortaya çıkabilir.

Nörolojik Bozukluklar

Omurga kırıklarının omurilik veya sinir dokularına baskı yaparak zarar verdiği durumlarda, özellikle bacaklarda his veya güç kaybı ve idrar kaçırma gibi sinir sistemi etkilenmesine bağlı sorunlar görülebilir.

Osteoporoz Tanısı Nasıl Konulur?

Osteoporoz "sessiz hastalık" olarak adlandırılır. çünkü bir kemiğiniz kırılana kadar herhangi bir belirtiniz olmayabilir.

Özel bir belirti olmadığı sürece osteoporoz tanısı koymak kolay olmayabilir. Genellikle osteoporoza bağlı kemik kırıklarının ortaya çıkmasından sonra tanı konulur.

İleri yaştaki hastalar ve menopoz sonrasında yapılan tetkiklerde osteoporoz tanısı konulabilir.

Kemik yoğunluk incelemesi veya DEXA incelemesi ile osteoporoz tanısı konulabilir.

Osteoporoz Tedavisi Nasıl Yapılır?

Osteoporoz tedavisinde sıklıkla kullanılan ilaçlar şunlardır;

  • Kalsiyum ve D vitamini gibi kemik dokusunun gelişiminde öneme sahip mineral ve vitaminlerin takviyesi yapılır.
  • Osteoporoz tedavisinde en  yaygın şekilde kullanılan ilaçlar, bifosfonat türevi ilaçlardır. Bifosfonat türevleri, kemik dokusunda kalsiyumla birleşir ve kemiğin güçlenmesini sağlar.
  • Menopoza bağlı olarak gelişen osteoporoz, menopoz sonrası hormon düzeylerinde görülen değişikliklerin düzenlenmesi ile önlenebilir. Menopozda verilen hormon replasman tedavisi osteoporoza karşı koruyucu özelliği olduğu bilinmektedir .Bu amaçla östrojen veya östrojen reseptör düzenleyici ilaçlar kullanılır.
  • Kadınlardakine benzer şekilde, erkeklerde osteoporozda testosteron hormonunun verilmesi, kemik sağlığının düzenlenmesine yardımcı olur.
  • Kemik metabolizmasını düzenleyerek yeni kemik oluşumunu sağlayan teriparatid, stronsiyum gibi ilaçlar da kullanılabilir.
  • Denosumab ve benzeri bazı ilaçlar kemik yıkımına yol açan nedenlerin kontrol altına alınması için kullanılabilir.

Osteoporozun Önlenmesi İçin Neler Yapılabilir?

Risk faktörlerinin farkına varılması ve çeşitli önlemler sayesinde osteoporozun gelişmesi engellenebilir. Yaşam tarzındaki basit değişiklikler osteoporozun önlenmesine yardımcı olabilir:

  • Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanılmalıdır. Gıdalarla yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alınması osteoporozun gelişmesini önlemeye yardımcı olacaktır.
  • Kemik gelişimini destek olacak düzenli bir egzersiz programı osteoporoza karşı kişiyi korur.
  • Sigara ve alkol gibi kemik oluşumunu olumsuz etkileyen alışkanlıklar bırakılmalıdır.

Osteoporoz, Omurga Ağrısı, Bel Kırığı

Osteoporoz ve Omurga Kırıkları

50 yaş ve üzerindeki her iki kadından biri ve her dört erkekten biri osteoporoz nedeniyle kemik kırığı sorunu yaşayacaktır. Osteoporoza bağlı kırıklar en sık kalça, bilek veya omurgada görülür.

Omurga kırıkları, tüm osteoporotik kırıkların yaklaşık %40'ını oluşturan en yaygın osteoporotik kırık türüdür. Menopoz sonrası kadınların yaklaşık %20-25’inde, belirti versin ya da vermesin, en az bir vertebra kırığı vardır.

Omurga kırıkları, omurga ağrıları ve diğer etkileri ile yaşam kalitesini önemli derecede olumsuz etkilerler.

Osteoporoz hastalarında omurgada kırık gelişmesi için mutlaka çok büyük bir çarpma ya da çok büyük bir yük kaldırmak gerekmez, öksürmek, hapşırmak, gerinmek gibi son derece masum hareketler dahi omurgada kompresyon kırıklarına neden olabilirler.

Omurga kırıkları zaman içinde omurganızın gücünü ve şeklini değiştirebilir, boyunuz kısalabilir, kronik sırt ağrınız gelişebilir.

Omurga Kırıklarının Belirtileri Nelerdir?

Kompresyon kırığının en yaygın belirtisi, kırık meydana geldikten hemen sonra başlayabilen ani ve şiddetli sırt ya da bel ağrısıdır. Omurga ağrısı tipik olarak hareketle kötüleşir ve dinlenirken iyileşebilir. Bazı durumlarda omurga ağrısı o kadar şiddetlidir ki, öksürmek veya hapşırmak bile ciddi rahatsızlığa neden olabilir. Hastalar uzanırken kendilerini daha iyi hissedebilirler çünkü bu pozisyon omurgayı destekler ve kırık kemikler üzerindeki baskıyı azaltır.

Omurga ağrısı ve duruş bozukluğuna ek olarak, kompresyon kırıkları bacaklarda güç ve his kaybı, üriner idrar kaçırma, dışkı kaçırma, cinsel iktidarsızlık ve  kauda equina sendromu gibi nörolojik komplikasyonlara yol açabilirler.

Belirtiler kırığın tipine bağlıdır, ancak genellikle görünüşte küçük bir travmadan (ağırlık kaldırmak veya hapşırmak) sonra aniden ortaya çıkarlar.

Omurga Kırıklarının Modern Tedavisi Nedir?

Omurgada gelişen kompresyon kırıklarının modern cerrahi tedavileri için vertebroplasti ve kifoplasti adını verdiğimiz tedavi yöntemlerini kullanmaktayız.

Radyolojik kontrol altında birkaç milimetrelik bir cilt kesisi ile iğne yardımıyla kırık kemiğin içine ulaşılır ve kemik çimentosu enjekte edilir.

Kullanılan kemik çimentosu birkaç dakika içinde donacaktır ve kemikte kaynama sağlanmış olacaktır.

Ağrılar genellikle işlemin hemen ertesinde fakat en fazla 24 saat içinde kaybolurlar.

Blog